Isabelle Filliozat’a göre ayrılık travması “Küçük bir çocuk için en zor imtihandır.” Çocuklar genellikle ilk travmalarını doğumla beraber yaşarlar. Elbette doğumun kendisi normalde travmatik değildir. Ancak erken doğum, doğum sonrası bebeğin anneden ayrı tutulması, çok uzun doğum süreci, bebeğin oksijensiz kalması, acil sezaryen, kordon dolanması, vakum ve forseps gibi işlemler bebek için travmatik bir doğum tecrübesine dönüşebilir.
Bu travmaları baştan önleyebilmek için, doğum öncesi eğitimlere katılmak, doğum ekibini doğru seçmek, doğum sırasında oluşturulan atmosferin bebeğin gelişine uygun şekilde sakin ve loş olması için talepte bulunmak, doğar doğmaz bebekle en kısa sürede buluşabilmek için önceden doktorla ve doğum ekibi ile konuşmak, doğar doğmaz ten teması yapmak ve emzirmek, sezeryan gerekli ise (mümkünse) doğumun kendiliğinden başlamasını beklemek ve anne bebek dostu sezeryan yapılması konusunda doktorla konuşmak önemli adımlar olabilir. Elbette her zaman süreç istediğimiz gibi ilerlemez. Dolayısı ile bütün önlemleri aldığınız halde düşündüğünüz gibi bir doğum gerçekleştiremezseniz de sürece değil, sonrasına yani bebeğinizle kavuştuğunuz ana odaklanmalı, onun bu travmayı atlatması için çaba harcamalısınız.
Doğum travmalarının iyileştirilmesi ile ilgili ilk çalışmalar 1974 yılında psikolog ve psikoterapist William Emerson tarafından yapılmış. 1970’lerin sonları ve 1980’lerin başlarında Avrupa’da 3-13 yaş aralığında çocuklarla atölye çalışmaları düzenlemiş. Özellikle doğumla ilgili tartışmalar, müzik ve oyunlar ile muhtemel travmaların iyileştirilmesi konusuna eğilmiş. Bulgularına göre,
-8 yaşından küçük çocukların rüyalarında, fantazilerinde ve sanat çalışmalarında doğumla ilgili sorunlar daha yoğun ortaya çıkıyor.
-Doğum ve oyun yaradılış gereği ilişkilidir.
-Çocuk ne kadar karamsarsa oyunun doğum odaklı olma olasılığı o kadar yüksektir. (Çubuklara tırmanma, tünellerden geçme…)
-Çocukların %95’i doğumlarının önemli kısımlarını hatırlayabilmiş ve bunların büyük çoğunluğu da o zamanki travmalarını tekrar deneyimleyebilmiş.
Araştırmalara göre travmatik doğan bebekler kolay doğan bebeklere göre daha çok ağlarlar. Uzun süren ağlama nöbetleri bu tür bir travmanın sonucu da olabilir. Bunun yanında uyku bozuklukları(çok az veya çok fazla), agresiflik, beslenme redleri, kiloda düşüş, bağ kurmada (ör; göz teması kurmama) sorunlar gibi belirtiler ile de kendini gösterebilir. Büyüdükçe, stres, uyurgezerlik, öfke, işbirliğine kapalı olma, okul çağında ayrılık anksiyetesi gibi sorunlara dönüşebilir.
Bebeğin ağlamalarının altında fiziksel bir sebep yoksa yani hasta değilse, temel ihtiyaçları karşılanmışsa ve anne ya da bakım veren tarafından kucağa alınıp şefkat gösterildiği halde ağlamalar dinmiyorsa bebek bu tür bir travmanın duygusal etkisini iyileştirmeye çalışıyor olabilir. Bu durumda bebeğin ağlamalarını kabul edip, susturmaya çalışmadan sevgi ve şefkat göstererek yanında olmak gerekir.
Bebekler için müzik ve masaj bu travmaların iyileştirilmesi sürecinde sıkça kullanılmıştır. Bebeğin vücuduna masaj sırasında yapılan baskılar doğum sürecinde hissettiği baskılara benzer. Annesinden gelen bu dokunuşlar onun rahatlamasını sağlar. Oyun terapisi, resim, rol yapma ve doğum simülasyonu, çadırlar ve tünellerle kurulan oyunlar en çok kullanılan yöntemlerdendir.
Bebek doğum sırasında kanalda kapalı kalmışsa, tünel korkusu yaşayabilir veya kıyafetinin başından geçirilmesine tepki verebilir. Kordon dolanması yaşadıysa, araba koltuğunda bağlanmak istemeyebilir. (Bu tepkileri veren her bebek travma yaşamış anlamına gelmez. Ancak bebeğinizin doğumu travmatik olarak sayılan bir şekilde olduysa verdiği tepkileri bu anlamda değerlendirebilirsiniz.) Özellikle ilk yıl içinde bebeğin iyileşmesine yardımcı olmak, ilerleyen zamanlarda bu tepkilerin ortaya çıkma olasılığını azaltır.
Bebeğiniz sakinken onunla farklı objelerle sembolik oyunlar oynayabilirsiniz. Örneğin bebeğinizi bir örtünün veya yastıkların altına saklayıp sonra da “Neredesin?” diye onu arayarak o yastıkların veya örtünün atından çıktığında çok şaşırmış taklidi yapabilirsiniz. Bu oyunun sonucunda acil sezaryene alınmış olan bebeğiniz güçsüzlük ve kontrol edememe hislerinden arınacaktır.
Diğer bir oyunda bebeğinizi ayaklarınızın arasına kıstırıp çıkmaya çalışması için izin verip sonra da çıktığında “Kaçtın!” diyerek beraber gülebilirsiniz. Bu sayede de sanki normal bir doğum yaşamış gibi belli bir çaba göstererek özgürlüğe kavuşması, acil sezaryen ile yaşadığı hayal kırıklığı ve korkuyu iyileştirebilir.
Yine planlanmış sezaryen yaşamış bir bebek için, evdeki eşyalarla bir tünel oluşturmak ve tünelden geçerek yanınıza gelmesi için onu teşvik etmek, korkuyorsa tüneli aydınlık hale getirmek ve tünelin ucundan onu çağırmak iyileştirici bir oyun olabilir.
Bu oyunların hepsinin sonunda çocuğun gülmesi hatta kahkahalar atması bastırılmış korku ve gerginliklerden arındığının göstergesidir.
Doğum sonrası ayrı kalma durumunda (ör; bebek kuvöze alındıysa, anne hemen ayılamadıysa…) oyuncaklarla anne ve bebeği sembolize ederek bir kavuşma anı canlandırılabilir. Küvözü sembolize eden bir kutu hazırlanarak bebeğin bu kutuya girip çıkması, saklanması ve ce-ee oyunları ile bol kahkahalı anlar geçirerek travmalarından arınması desteklenebilir.
Çocuğun yaşça geriye gittiği oyunlar yine doğum sonrası annesi ile bağ kurma sorunu yaşamış, ayrı kalmış yaşça biraz daha büyük çocuklar için faydalı olabilir. Bebek gibi konuşmasına izin vermek, kucağına alıp sallamak sarılmak gibi bebekle özdeşleşmiş hareketler o zaman yaşadığı ayrılık travmasının iyileşmesine yardımcı olabilir.
Burada kısaca kendi doğumumdan da biraz bahsetmek istiyorum. Nispeten müdahalesiz bir normal doğum yaptığımı söyleyebilirim. Doğumun gerçekleşmesinden 12-13 saat kadar önce bir kere epidural desteği aldım. Öncesinde çok uzun saatlerdir 2 dakikada bir gelen dalgalarla çok yorgun düşmüştüm. Sonraki saatleri çıkaracak gücü kendimde bulabilmek için desteğe ihtiyacım vardı ve epidural alarak 2 saat kadar uyuyup dinlendim. Toplamda 24 saat süren doğumumun sonraki 11-12 saatini sadece bol bol yürüyerek, pilates topu üzerinde gevşeyerek, duşta belime sıcak su tutarak ve eşimin ve annemin dönüşümlü masajları ile nispeten rahat bir şekilde geçirdim. Son ana kadar ayaktaydım. Doğum için sandalyeye çıktıktan 10 dakika sonra doğurmuştum. Sanıyorum 2 veya 3 kez bebeği itmem doğması için yeterli olmuştu. Doktorum minimum müdahale ile doğal doğum destekçisi olduğu için ona çok güveniyordum. Doğuma girerken epidural almamın sadece doğumu zorlaştıracağını söylemişti. Baskıyı hissetmen ve baskı geldiğinde doğru nefesle bebeğinin gelmesine yardımcı olman gerek demişti. Dediği gibi de oldu. Doğum dalgaları sırasında hissettiğim ağrılar doğumun kendisinden daha zor gelmişti bana. Bebeğim doğar doğmaz çocuk doktoru hızlıca durumuna bakıp bebeğimi bana geri verdi. Ameliyat önlüğünün içine göğsüme yatırdım kızımı. Henüz plesenta içerideydi ve doktorum bu anı bebeğimle geçirmem için bize izin verdi. Kızım koynumda sakince duruyordu. Sonra ebenin yardımı ile memeyi ağzına verdik. Güzelce birkaç dakika emdi. Memeyi bıraktığında kolostrum mememden akıyordu. Kızımın hızlıca tartı vs işlemleri yapıldı ve giydirip kucağıma verdiler. Bebek yatağına konmasına izin vermedim. Ben tekerlekli sandalyeye oturdum kızımı da sıkıca kollarıma sardım. Odamıza geçtikten 10 saat sonra da taburcu olup evimize döndük.
Travmasız bir doğum süreci geçirdiğimizi düşünüyorum. Kızım doğumhanede memeden ayırdığımızda bir kere ağlamış, bir daha hiç ağlamamıştı. Bütün bebekliği boyunca da genel olarak sakin ve ağlamayan bir bebek oldu. Sanırım doğum ve sonrasındaki sürecin de etkisi bunda büyüktür.
Doğum travması çocukken iyileştirilmezse ne yazık ki yetişkinlikte dahi etkilerini sürdürebilmektedir. Bu yüzden eğer doğumunuz travmatik bir şekilde gerçekleştiyse, çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun bu konuda bir şeyler yapmak için geç değil. Oyunlarla destekleyerek ve bolca empati kurarak travmaları iyileştirmek mümkün.
- http://iahip.org/inside-out/issue-33-summer-1998/birth-trauma-in-infants-and-chidren
- http://homesweethomebirth.com/blog/birth-trauma-in-babies
- Isabelle Filliozat, Çocuğun Duygusal Düyası (2016, Pegasus Yayınları)
- Aletha J. Solter, Oyun Oynama Sanatı (2013, Doğan Kitap)