Benim durumumda çocuk doktorum alerji olduğunu düşünmüyordu, alerji bölümüne de sevk etmedi. Çilek mevsimi geldiğinde benim çilek yemeye başlamamla beraber bebeğimin gün boyu kusmaları başladı. Çilek yemediğim günler hiç kusmuyordu. Böylece çileğin dokunduğunu anlamış oldum. Sonra mısır yediğim bir günün ardından ilk kez gaitada kan gördüm ve o noktada artık bu bebeğin alerjik bir bebek olduğuna emindim. Eşimi de ikna etmiştim ama doktorum hala ikna olmuyordu. Bu yüzden bir üniversite hastanesine gittim. Testler yapıldı ve tahmin edebileceğiniz gibi bütün alerji testleri negatif çıktığı için alerji bölümüne sevk alamadım. Yine kapılar yüzüme kapanmıştı. Bu arada ben her yediğimden korkar olmuştum. Bazı günler o kadar kötü geçiyordu ki hiçbir şey yemek istemiyordum. Ağzıma attığım lokmalar boğazıma diziliyordu. Yiyerek kızıma kötülük yapıyordum sanki.
Bebeğim artık 6,5 aylık olmuştu. Ek gıdaya blw yöntemiyle başladım. Sebze, meyve ve yoğurt denemelerinde her şey yolunda gitti ama sıra yumurta sarısına geldiğinde bebeğim yumurtaya elini bile sürmek istemedi. Sonra merak ettiği için sanırım çay kaşığının ucu kadar tattı. Aradan iki saat geçtikten sonra bütün vücudunda kızarıklıklar çıktı. Sonraki iki üç gün boyunca da gaitada kan gördük. Böylece ben özel bir alerji uzmanının yolunu tuttum.
Alerji uzmanı ile hemen diyete başladık. Başlangıç olarak süt, yumurta, tavuk, kuruyemişler, kırmızı meyveler, tahin, susam, mısır ve paketli gıdaların tamamını kestik. Bir ay kadar sonra bebeğim 8 aylık olduğunda gaz, emme ve uyku sorunları bıçak gibi kesildi. 5 ay boyunca ben bu diyete devam ettim. Diyet süreci hiç kolay değildi. İnsan başta hiçbir şey yemek istemezken, diyete başladıktan sonra bir de iradesiyle savaşıyor. Bir parça çikolata veya bir tane çilek yemek istediğim için ağlayacağımı gerçekten düşünmezdim. Bu gerçekten insanın kendisi için yaptığı diyetten çok farklı. Ucunda bebeğinize zarar vermek var. Vicdani sorumluluğu çok fazla. Hem uykusuzluk hem açlık hem evin hem çocuğun sorumlulukları omuzlarınıza öyle bir çöküyor ki, pes etmeye ve depresyonun eşiğine çok yaklaşabiliyorsunuz.
Bebeğim bir yaşına geldiğinde ben diyetimi açmaya başladım. Önce kekin içinde pişmiş olarak yumurta denedim, gün gün yediğim miktarı arttırarak bu deneme 1 hafta kadar sürdü. Gaz sıkıntısı geri geldi hemen ama doktorum bebeğin bağırsaklarının alışabilmesi için, daha ciddi tepiler olmadığı sürece denemelere devam etmemi söyledi. Sonra yumurta sarısını en az 8 dakika haşlayarak denemeye başladım. İlk gün 1/8’ini yedim. Yine 1 hafta süre ile bu denemeye miktarı arttırarak devam ettim. Uykusuz geceler devam ediyordu.
Sonra yumurta beyazına geçtik. Aynı yöntemle beyazı da denedikten sonra bir hafta boyunca her gün bir bütün haşlanmış yumurta yedim.
Benim denemelerimle geçen 1 ayın ardından, sıra kızıma gelmişti. Doktorumun verdiği kek tarifi ile yumurtalı bir kek pişirdim ve hastaneye gittik. Doktorla beraber kızıma kekin belli bir kısmını yedirip birkaç saat boyunca gözlem yaptık. Tepki vermediği için biraz daha yedirdik. Yine tepki almayınca denemelere evde kek miktarını arttırarak bir hafta devam ettik. Sonraki hafta haşlanmış yumurta sarısı denemesi için tekrar hastanedeydik. İki gün boyunca miktarı arttırarak hastanede deneme yaptık ve kızımda gazdan başka tepki olmadı. Bir hafta sonra yumurta beyazını da sorunsuz geçtiğimizde artık içim büyük oranda rahatlamıştı. Bu denemelerin ardından, önce ben kestiğim gıdaları denemeye başladım, geçerse kızıma da denetiyordum. Bir süre sonra gaz sıkıntısı da tamamen bitti.
26. Ay itibariyle patlıcan, çilek, tahin ve içinde koruyucu/katkı bulunan paketli gıdaları ben yediğimde kızıma dokunuyor. Bunların diyetine devam ediyorum. Yaklaşık 1,5 yıldır çikolata yemiyorum mesela. Ben yediğimde dokunmayan ama kendi yediğinde tepki verdikleri de, portakal ve mısır. Tabi hala denemediğimiz gıdalar da var. Neyse ki yumurta alerjisi bitti, çünkü günlük hayatta çok tükettiğimiz, neredeyse her şeyin içine giren şeylere alerjisi varsa bebeğinizin, gerçekten hayat çok zorlayıcı olabiliyor. Özellikle de etrafınızda alerjiyi anlayamayan ve bebeğinize eline her geçeni tattırmaya çalışan tanıdıklarınız varsa hep gözünüz bebeğinizin üzerinde ve hep tetikte olmak zorunda kalıyorsunuz.
Daha önce bahsetmediğim bir risk daha var alerjide, o da anaflaktik şok. Buna ayrıca değinmek istedim çünkü sadece gıda alerjilerinde değil, bebeğe ayına uygun olmayan bir gıdayı tattırdığınızda da başınıza gelebilir. Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı ilk 6 ay sadece anne sütü, anne sütü yokluğunda da formül süt önerir. Özellikle ilk 6 ayın içindeki bebeklere anne sütü ve formül süt dışında tattırılacak şeyler klasik alerji belirtilerinin yanında anaflaktik şoka da sebep olabilir. Bebeğinizin saniyeler içinde bronşları kabarabilir, dili şişebilir, nefesi kesilebilir. Bebeğiniz şok ve bilinç kaybı yaşayarak kollarınızda can verebilir. Anaflaktik şok alerjen tüketimini takip eden ilk iki saat içinde ama genellikle 5-30 dakika aralığında kendini gösterir. Anaflaksi belirtilerinin görülmesi durumunda hiç vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalı veya gidemeyecek durumda iseniz ambulans çağırmalısınız. Çünkü hemen müdahale edilemezse can kaybı yaşanması olasılığı yüksektir. İnsan en kötüsünün hep başkalarının başına geleceğini düşünür ister istemez. Ama söz konusu bebeğiniz olduğunda yaşanabilecek en kötü olasılığı her zaman dikkate alın ve olması durumunda ne yapacağınızı planlayın ki o an panikle yanlış uygulamalar yapmayın. Bebek ilk yardım kurslarına giderek veya internetten ilk yardım videoları izleyerek bu konuda bilgilenebilirsiniz.
Biz şanslıydık, ilk yardım gerektirecek herhangi bir durum yaşamadık bu zamana kadar. Ama yaşanması ihtimaline karşı bebeğim doğmadan önce ilk yardım konusunda da videolar izleyerek ve okuyarak bilgi edinmeye başladım. Ne zaman ihtiyacınız olacağını bilemezsiniz. 5 aylık da olsa 5 yaşında da olsa boğazına bir şey kaçabilir, bir yeri yanabilir, bir yerden düşebilir. Ne yapacağınızı önceden bilirseniz paniğiniz de azalır.
- bölüm:
3. bölüm: